FELAKETLERİN GÖLGESİNDE KAMU ÇALIŞANLARININ EMEĞİNİ ARAMAK
18-08-2021
1658 görüntülenme
İDRİS ŞEKERCİ
FELAKETLERİN GÖLGESİNDE KAMU ÇALIŞANLARININ EMEĞİNİ ARAMAK
Küresel kavramı ile başlayan ne varsa tecrübe ile sabit olmuştur ki ya insanlığa ya da dünyamıza felaketten başka bir şey getirmemiştir. Küreselci üç beş ailenin paraya hükmederek dünyaya tahakküm etmeye başladığı günden beri ekinlerin ve nesillerin ifsadı anlamına gelen musibetten kurtulamıyor. “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah-dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” ayeti, fıtrata ve Allah’ın tabiata koyduğu düzene müdahale edildiğinde her şeyin -er ya da geç- ters yüz olacağını açıkça ortaya koymaktadır.
Akdeniz bölgesinde çıkan orman yangınlarından sonra Kastamonu-Bozkurt, Sinop -Ayancık ve Bartın’da gerçekleşen sel felaketi yaşadığımız hadiselerin hayatın olağan akışı içerisinde normal vakalar olmadığını göstermektedir. Sadece ülkemizde cereyan etmeyen, birçok ülkeyi de etkisine alan yangın ve diğer felaketler göstermektedir ki mesele küresel ölçekli bir ifsadın neticesidir. Derelere mecburi istikamet verdiğimizde ya da nehir ya da nehir yataklarının etrafına daha konforlu bir yaşam için yerleşime açtığımızda ne ile karşılaşabileceğimizin ağır bir faturasını ödedik hep birlikte.
Felaketleri bir siyasi parti meselesi görmek yerine insanoğlunun tamahkarlığı sonrası gerçekleşen doğanın karşı koyuşu kabul edersek yarına dair dersler çıkartabiliriz. Küresel iklim değişikliği üzerinden olup bitenleri değerlendiren bilim insanları kendilerini yeryüzü tanrıları gibi gören küresel baronları da dikkate almalıdır. Önce hastalığı icat edip ardından ilacını üreten ve ülkeleri kendine bağımlı hale getirmek isteyen bu odakların artık tartışılması gerekmez mi?
Son iki yıldır dünyayı esir alan covid virüsü üzerindeki sır perdesi henüz aralanmamışken, dünyanın her tarafında çıkan orman yangınları, sel ve diğer felaketleri, alt yapı çalışmalarında gördüğümüz kimi eksiklikler ve imar hatalarına bağlamak yeterli olur mu bilemiyorum.
Virüsün çıkışını doğal yollarla olmadığını, Wuhan Viroloji Enstitüsü’nde yapılan çalışmalar sırasında yayılmış olabileceği ihtimali uçuk bir varsayım olabilir mi? Dünyayı dizayn etmek isteyen mahfillerin şeytani tuzaklarına, “(Yahudiler) tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını bozdu. Evet, Allah en iyi tuzak bozucudur.” Ayetinden mülhem Allah’ın tabiata koyduğu nizamın verdiği bir karşılık olarak bakamaz mıyız?
Hakimiyeti ele aldıklarında “ekinleri ve nesilleri bozan” bu küresel egemenlerin felaketlerle sınandığımız şu günlerde “iyilik sever” tutumlarına kanmadığımızda, “bırakın acımızı yaşayalım” serzenişi ile taciz edilen felaketzede kardeşlerimizin üzerinden bir başka operasyon çeken ve ABD'deki baraj görselini kullanarak "Bozkurt ilçesinde baraj kapakları açıldı" yalanına sarılan, yerel uzantılarını ve sosyal medyanın yalan makinesi “klavye kahramanları”(!) nın yapıp ettiklerini anlayamayız.
Felaketlerle sınandığımız bu günlerde, Toplu sözleşme sürecinde emeğinin hakkını isteyen sağlık çalışanları, virüsle mücadelede dün (ve hâlen) insanüstü gayret ortaya koyduysa, online eğitimde eğitim çalışanları büyük bir gayretle hizmet ettiyse, bugün de gerek orman çalışanları, gerekse belediye çalışanları ve diğer birimler, gecesini gündüzüne katarak hem orman yangınlarında hem de sel felaketinde üstüne düşen vazifeyi yerine getirmektedir.
Olağanüstü durumlarda, olağanüstü performans ortaya koyan kamu çalışanları, bu ahval ve şartlar içinde sorumluluk duygusuyla hareket ederken, öte yandan da iki yılını bağlayacak mali ve sosyal hakları için -doğal olarak- emek mücadelesi vermektedir. Her şeye rağmen hayatın devam etmesi gerektiğini bilerek -yapılan- bu anlamlı mücadelenin neticesinde umarız hükümet, kamu çalışanlarının yüzlerinin gülmesini sağlayacak yeni ve adil bir teklifle masaya gelecektir.
Bu süreçte -merhum Mehmet Alagaş’ı da rahmetle anarak – onun şeytanın hile ve tuzaklarını sembolize eden yaklaşımını hatırlayarak sözlerimizi nihayete erdirelim:
Ne şeytanın soldan yaklaşması anlamına gelecek biçimde; cansiparane bir şekilde mücadele eden ve devletin tüm imkanları ile vatandaşın yanında olan iradeye, adresi malum “yalan üretim merkezi” kaynaklı tezviratlara eyvallah edeceğiz, ne de “bu vakitte hak mı aranır kardeşim?” diyerek duraksamamıza neden olabilecek, şeytanın sağdan yaklaşımı diyebileceğimiz vesveselerine itibar edeceğiz.
Sözün özü; hem yaralarımızı el birliği ile saracağız hem de emeğimizin hakkını arayacağız vesselam!..
İdris ŞEKERCİ
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No.lu Şube Başkanı
YAZARLAR
حسين الموسى
وجاء رمضان Devamı...
İdris ŞEKERCİ
28 ŞUBAT'IN SAHTE MAĞDURLARINI DA SAHTE KAHRAMANLARINI DA TANIYORUZ Devamı...
Av. Mustafa KARAKAŞ
Anayasa Değişikliği, Yargı Tarafsızlığı Devamı...
Dr.Ali İmran BOSTANCIOĞLU
Beşeri Sermayeden Etkin İstifadeye Dair Devamı...
Beytullah DEMİRCİOĞLU
Haydut Devlet İfadesi Devamı...
Prof.Dr.Abdullah KAHRAMAN
Covid-19 Aşısı Üzerinden Medeniyet ve Uygarlık Farkı Devamı...
Dr. Metanet OĞUZ
İNSAN, ÖZ DEĞERLERİNİ NASIL BELİRLEMELİ? Devamı...
Dr.Zülkarneyn VARDAR
CENNET NEREDE? Devamı...
Bayram KARA
AMERİKA YAZILARI-3 MASKE-DİN-BİLİM Devamı...
Tuğba GÜNEY
KAYGI VE TEVEKKÜL Devamı...
Dr.Hasan Fehmi ÇİÇEK
İSRA VE MİRAC Devamı...
Mustafa KASADAR
Ar damarı çatlayanların alçaldıkça alçalmaları Devamı...
Muhammet BİNİCİ
BENİM AİLEM Devamı...
شهم الدين بلاحورلو
اليوم العالم الاسلامي يقف علي حافة الهاوية Devamı...
Dr. Muhammad SAFAR د. محمد صفر
(3) خواطر رمضانية قرآنية Devamı...
Arslan ATEŞ
ETE KEMİĞE HAPSOLMAK Devamı...
Şahmettin BALAHORLU
ÜSKÜP (SKOPJE) / KUZEY MAKEDONYA Devamı...
FOTO GALERİ
Time Alem © 2015 Yasal uyarı : Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır.