CENNET KOKULU ANNELERE

19-08-2020

2897 görüntülenme

CENNET KOKULU ANNELERE

 

 

 

TUĞBA GÜNEY

 

CENNET KOKULU ANNELERE
Allah’a şirki teşvik ettiği durumda dahi Dünya’da iken kendisiyle iyi geçinilmesi yine Allah
tarafından emredilen(1) özel muamelenin muhatabı, ayakları altına cennet serilmiş makam(2)
ayaklar altına alınmaya çalışılıyor modern dünyanın bilinçaltı aktörlerince ve her değerin yok ediliş
sürecinde olduğu gibi ruhu okşayan, nefsin yükünü bir anda hafifleten sihirli cümlelerle peyderpey
içi boşaltılıyor anneliğin.
Sinema ve reklam film ve afişlerinde, dizilerde, sokak eylemlerinde, sosyal medyada, bir takım
sivil toplum kuruluşları faaliyetlerinde hakeza her türlü yazılı ve görsel basında sıklıkla evde çocuk
bakımından bitap düşmüş, hayatından bezmiş, pejmürde, mutsuz, ezik, cahil ya da kendini
tekrarlamakta olan bir alt sınıf insan modeli olarak “evdeki anne” imajı çizilirken; eğitimli, kültürlü,
özgüvenli, saygın, sözü geçen, değer gören, mutlu, bakımlı, sağlam bir duruşu ve geniş bir hayat
görüşü olan kadın olmanın yegane yolu olarak ise dışarıda çalışan ve hatta yoğun çalışan, kariyer
yapan kadın imajı tüm ruhumuza ilmek ilmek işleniyor, sözde, kalıpları yıkmak derdinde olan
gruplarca kadın, ısrarla belirli kalıplar içine çekilmeye çalışılıyor. Ne yazık ki toplumun ekseriyeti de
bu trend imajın büyüsüne kapılıp kendini ve tercihlerini ona göre şekillendiriyor.
Bu psikolojik baskı altındaki evdeki anne, Allah’ın Rahîm isminin en muhteşem tecelligahında
zuhur eden yavrusunu aynı ismin tezahürüyle takdire şayan bir itina ve sabırla, sevgi ve şefkat
bahçesinde, anne kokusuyla, ait ve değerli hissetmiş, her ihtiyaç duyduğunda o kendine has
yaratılmış naz makamında güvende hissederek özgüven geliştirmiş, tüm haylazlıklarına karşın
başka kimsede bulamayacağı ölçüdeki rahmet deryasında empatiyi, farkındalığı, merhameti
öğrenmiş, ruhu doyurulmuş bireyi yetiştirmiş; en önemlisi de Rabb’inin en büyük emanetine bizzat
sahip çıkıp emanetin sahibinin ismi gereği terbiye etmiş olmanın haklı gururunu yaşamak bir yana
kendini yetersiz ve değersiz hissediyor. Kendine sunulmuş mucize niteliğindeki fıtrati potansiyelini
bir tarafa atıp dikte edilen kültürde kendini kanıtlamanın derdine düşürülüyor.
“Çocuğuma daha iyi bir gelecek sunmak için”, “ kendime daha fazla haksızlık yapıp ileride
pişman olmamak için” kabilinden cümleler, nihayetinde “benim bedenim benim kararım”
sloganlarıyla şaha kalkıp çağın özgür ruhlu annelerinin(!) ve bu paradoksun en büyük çanak tutucu
konumundaki babalarının, önüne yığınla oyuncak, hediye sunulmuş, tomar paralar dökülüp
kolejlerde okutulmuş ama annesi varken yok olmuş, doyumsuz, maddiyatçı, şekilci; en elzem
hakkı olan anne kokusuyla büyüme hakkı elinden alınıp “önce ben” algısı öğretilmiş, empati
yoksunu, aidiyetsiz, asi, en iyi ihtimalle ekran bağımlısı çocuklarına büyük bir üzüntüyle şahit
olmaktayız. Uzmanlarca kastedilen güvenli bağlanma ve ayrılmanın ayı ve süresi net bir şekilde
ortaya koyulup kademeli olarak sürecin ilerletilmesi vurgulanırken(3) ebeveynler nazarında bu
sürecin bebeğin kırkına müteakip bir çırpıda bitirilmesi ve iş dönüşü 15 ila 30 dk arasında ideal
kabul edilen bir süreyle geçirilen sözüm ona “kaliteli zaman”ın ebeveyn vicdanını nasıl olur da
rahatlatabildiğine büyük bir şaşkınlıkla bakmaktayız.
Evet, ilk emri “Oku!”olan(4), “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diyen(5) bir dinin müntesibi,
“İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslüman’a farzdır.” diyen(6) bir peygamberin ümmeti olarak
hayırlı ilim tahsil etmek ve elbette nasip olunan ilmin şükrü gereği meslek icra etmek tüm insani
ihtiyaç ve arzularımızdan önce bir kulluk vazifemiz. Öte yandan, bir insanın yaratılış gayesinin salt
anne olup çocuk yetiştirmek ve ev işleriyle meşgul olmaktan ibaret olduğunu farz etmek de elbette
büyük bir yanılgıdır. Fakat hür irademizle dileyip Rabbimiz’in de en büyük emanet ve cennet
anahtarı olarak bizlere bahşettiği evlatlarımızı yetiştirmeyi bir insan, bir birey, bir Müslüman
yetiştirme ulvi maksadından “karnı tok sırtı pek, büyüyüp gidiyor işte” kabilinden alelade bir sürece
çevirmek ve o büyük emanetin tüm hazinelerinin anahtarları biz annelere fıtraten gark edilmişken
hazineye bir bekçi tayin etmek, o hazinenin her gün yeni bir değerini keşfedip ilmek ilmek işlemek
varken yorgun argın dönülen iş çıkışlarında şöyle bir üstten tozunu almak da büyük bir israf ve
nankörlüktür. Maddi getirisi ya da duygusal doyumu ne denli büyük olursa olsun kariyeri anneliğin
önüne koymak büyük bir gaflettir.
Annelik üzerine oynanan kirli oyunların bozulması ve yetişecek nesillerin ihyası açısından
babaların, evladını büyütmekte olan eşine karşı bakış açısının gereken saygınlığa ve değere
ulaşması, bu ulvi amacı türlü fedakarlıklarla yerine getirmekte olan eşine mümkün mertebe destek
olması son derece kilit bir noktadır. Anneanne, babaanne gibi yakın bir akrabanın ya da bir
yardımcının, annenin yerine geçme durumu olmaksızın, günün/haftanın belirli aralıklarında çocuğa
refakat edip anneye tazelenme imkanı sunacak mola zamanları sunması, sunulacak anneliğin
kalitesi, enerjisi ve annenin ruhsal dengesi açısından altın değerindedir. Çünkü “ Annenin
doyuramadığını dünya doyuramaz.” Çünkü, “Bir anne, herkesin yerini alabilen ama onun yerini
kimsenin alamayacağı kişidir.” Öte yandan, devletimizin, doğum izni dahilindeki ücretli izin süresini
asgari ücret düzeyinde de olsa 2 yıla çıkarması, daha sonraki süreç içinse yarım gün çalışma, izne
ayrıldığı iş yeri ve mevkiden devam etme, maddi anlamda güç durumda olan veya eşsiz çocuk
büyütme zorunluluğu yaşayan annelere pozitif ayrımcılık hakkı sağlaması ise bir diğer kilit noktadır.
Aksi durum ve şartlarda, hali hazırda zaten altı oyulmakta olan anneliğin, müstakbel anne
adaylarının zihninde gereksiz bir yük, anlamsız bir dayatma olarak şekillendirilmesine zemin
hazırlanmış olacaktır.
Gerek dünya gerekse ahiret için, nimeti ve dolayısıyla külfeti bakımından, hiç bir meslek yoktur ki
annelikten daha efdal olsun. Hiç bir mucit yoktur ki, hayırlı bir annenin elinde yetişmiş bir evladın
insanlığın gelişimine kattığı değer kadar o gelişim sürecine değer katan bir icatta bulunmuş olsun.
Hiç bir sanatkar yoktur ki, sıfatının bilincinde olan bir annenin şekillendirdiği evladının yaşama
kattığı anlam kadar hayata anlam katan bir eser icra etmiş olsun. Hiç bir halk kahramanı, toplum
lideri yoktur ki rıza-i ilahiyi gözeten bir annenin evladı ve ailesi üzerindeki manevi etkisi kadar
toplum üzerinde müessir olsun. İşte bu sebepledir ki, hiç bir asırda hiç bir taht, mühürlenmiş
kalplerin nüfuz sahibi olduğu bu asırdaki gibi, annelik makamı kadar saldırıya maruz kalmadı ve
işte bu sebepledir ki, hiç bir asırda hiç bir taç, annelik kadar baş tacı edilmeye bu asırdaki gibi
layık olmadı.
(1) Lokman Sûresi, 15. âyet
(2) Nesâî, Cihad, 6
(3) Bk. Adem GÜNEŞ, “Çocuğun Yaşamında Annenin Rolü Nedir?”
(4) Alak Sûresi, 1. âyet
(5) Zümer Sûresi, 9. âyet
(6) İbn Mace, Mukaddime, 17

YAZARLAR

CENNET KOKULU ANNELERE

Prof.Dr.Abdullah KAHRAMAN

Covid-19 Aşısı Üzerinden Medeniyet ve Uygarlık Farkı Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

شهم الدين بلاحورلو

اليوم العالم الاسلامي يقف علي حافة الهاوية Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Dr. Muhammad SAFAR د. محمد صفر

(3) خواطر رمضانية قرآنية Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Tuğba GÜNEY

KAYGI VE TEVEKKÜL Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Beytullah DEMİRCİOĞLU

Haydut Devlet İfadesi Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Dr. Metanet OĞUZ

İNSAN, ÖZ DEĞERLERİNİ NASIL BELİRLEMELİ? Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Mustafa KASADAR

Ar damarı çatlayanların alçaldıkça alçalmaları Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

حسين الموسى

وجاء رمضان Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Arslan ATEŞ

ETE KEMİĞE HAPSOLMAK Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

İdris ŞEKERCİ

28 ŞUBAT'IN SAHTE MAĞDURLARINI DA SAHTE KAHRAMANLARINI DA TANIYORUZ Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Av. Mustafa KARAKAŞ

Anayasa Değişikliği, Yargı Tarafsızlığı Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Dr.Ali İmran BOSTANCIOĞLU

Beşeri Sermayeden Etkin İstifadeye Dair Devamı...

CENNET KOKULU ANNELERE

Bayram KARA

AMERİKA YAZILARI-3 MASKE-DİN-BİLİM Devamı...

FOTO GALERİ

Time Alem © 2015 Yasal uyarı : Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır.