KISIRLIĞIN DUYGUSAL SEBEPLERİNE MENTAL TEDAVİ YÖNTEMİ
20-05-2020
5199 görüntülenme
Dr. Metanet OĞUZ
KISIRLIĞIN DUYGUSAL SEBEPLERİNE MENTAL TEDAVİ YÖNTEMİ
KISIRLIK (İNFERTİLİTE)
Her şey çocukluğumuzdan başlar. Duyduğumuz hissettiğimiz
bazı söylemler gelecekte çocuk sahibi olamamamıza sebep olabilir.
Kısırlık veya infertilite, tıbbi sebeplerle kadınlarda ve erkeklerde çocuk
sahibi olamama durumudur. Tıpta kısırlık herhangi bir korunma
olmaksızın, düzenli cinsel ilişkiye rağmen bir yıl içerisinde çocuk sahibi
olunamamasıdır.
Kısırlık sorunu erkek ve kadınlarda eşit oranda görülür.
Çok sayıda erkek ve kadın kısırlığının, tıbbi sebepleri vardır. Benim
dikkat çekmek istediğim, bilinçaltındaki düşüncelerin sebep olduğu
kısırlık durumlarıdır.
Doktorlar, kısırlık teşhisi koyduğu halde uzun yıllar sonra çocuk sahibi
olan çiftler tanıyorum. Yıllardır tıbbi tedavi görmelerine rağmen bu çiftler
tıbbi yolla çocuk sahibi olamamışlardır. Herhangi bir tedavi görmeden,
evlatlık edindikten sonra çocuk sahibi olan çiftleri duymuşsunuzdur.
Kısırlığın duygusal sebepleri:
Bebek istemenin asıl amacı çok önemlidir. Bir karı koca neden çocuğu
olmasını istiyorsa biz de o nedenle çocuk istiyoruz diyebilirsiniz. Ancak
bebek istemenin bazen bilinçaltında oluşturduğu kalıplardan ömür boyu
insanın haberi olmayabilir.
Kısırlık tedavisi için gelen çiftlere, öncelikle
“gerçekten çocuk sahibi olmak istiyor musunuz?” diye soruyorum.
Şaşkınlıkla yüzüme bakıp elbette çocuk istiyoruz diyorlar. Bilinçaltlarında
kök salmış kalıpları yüzeye çıkarırken zihinlerinin bir yarısının çocuk
sahibi olmak istediğini, zihinlerinin diğer yarısının çocuk istemediğini
birlikte gördüğümüzde ise hayli şaşırıyorlar.
Bazı insanlar için kısırlık, yaşamaları gereken önemli bir tecrübedir. Bu
insanlar çevre baskısıyla “olması gereken bir zorunluluk, genel olarak
toplum böyle kabul görmüştür’’ diye veya sadece aile büyükleri torun
arzu ettikleri için çocuk istiyor olabilir.
Bazı kadınlar çocuk sahibi olduklarında ancak kendilerini kadın hissedebiliyorlar. Başka türlü dişil
enerjiyi kabul etmek onlar için çok zordur.
Çocuğun yoksa kendini değerli hissedemez misin? Çocuksuz da mutlu
olabilir misin? Çocuksuz olmaları kendilerini sevme ve mutlu hissetmeleri
için önemli bir sınavdır. Bazen de çiftler, çocuk sahibi olmak ister ama
çocukla ilgili problemlerden korkarlar. Bu korku çiftlerin birinde veya
ikisinde de olabilir. Korkunun her türü kadını da erkeği de güçsüzleştirir.
Kısırlık bilinmeyen ve bilinçaltında oluşmuş korkunun sonucu olarak
ortaya çıkar.
Her halde çocuk sahibi olmaktan korkmamak lazım.
Hayatın diğer alanlarında başarılı, üretken olamamak ta kısırlığı
tetikleyen faktörlerden biridir. Hayatta kendilerini başarısızlık ve
yetersizlikle suçlayan bireyler, bu alanda elde edemedikleri başarıların
yerini çocuk sahibi olmakla doldurmaya çalışırlar.
Mental tedavi:
Kısırlık bilinçaltındaki temelsiz korkuların bir sonucudur. Korkuların
oluşumunu kabul ettikten sonra bu korkuların sebebini araştırmalıyız.
Kadınların kendilerinde araştırması gereken etkenler: çocukluğundan bu
yana doğumun çok ağır bir prosedür olduğunu mu duydunuz?
Çocuğunu doğururken hayatını kaybeden annelerin, hüzünlü hikayelerini mi
dinlediniz? Çocuk sahibi olmayı çok isteseniz de olumsuz etkilerin
oluşturduğu doğum korkunuz mu (tokofobi) var? Annenizin ve aile
çevrenizdeki kadınların, doğum ve çocuk yetiştirme hakkında neler
söylediğini hatırlayın.
Annenizden dünyaya gelişiniz hakkında neler işittiniz? Onun
yaşadıklarını hislerini dinlediniz mi? Anneniz o anlarını nasıl hatırlıyor,
nasıl anıyor? Sizden sonra doğum yapmamaya karar vermiş mi? Yoksa
belli bir zaman sonra yeniden kardeşiniz olmuş mu? Doğumdan önce,
doğum zamanı ve doğum sonrası annenizin babanızla ilişkisi nasıl
olmuş? Sevilen, beklenen çocuk musunuz? Yoksa yüzünüze “erkek
olsaydın da” diyen bir anneniz ya da babanız, babaanneniz,
anneanneniz mi var? “Kız olsaydın da bize yaşlılığımızda baksaydın”
diyerek sizi utandıran aile büyükleriniz var mı? Hamilelik benden bir
şeyler alabilir düşüncesine mi sahipsiniz?
Bebek olduktan sonra kocam en çok çocuğunu sevecek, benimle ilgilenmeyecek diye düşünen nlp
hocasının eşi gibi bir düşünceniz var mı? Hamileliğin fiziğinizi
bozacağından, aşırı kilo alacağınızdan, bu yüzden sevdiğiniz kişinin sizi
beğenmeyeceğinden korkuyor olabilir misiniz? Doğum yaparken hayatını
kaybeden anne hikayeleri bilinçaltınıza ne kadar hakim? Bu gibi olumsuz
düşüncelerin sirayeti mesleki tecrübemle sabittir. Bir danışanımın babası
pilot olduğu için doğum yaparken annesinin yanında olamamış. Annesi,
çok zor geçen doğum esnasında eşinin yanında olmamasına içerlemiş.
Ve bir daha doğum yapmamaya karar vermiş. Gerçekten de tek çocuk
olan danışanım, evli olduğu halde yıllarca çocuk sahibi olamamış ve
nihayetinde de rahim ameliyatı olmuş.
Alt bedeni üst bedeninden büyük olan insanlar kısırlık adayı mıdır? Bir
çocuğun doğmadan önce, bebekken veya çocukken cinsiyeti
aşağılanırsa geleceğin kısır vakası hazırdır. O kadarcık çocuk ne
anlar diye düşünülse de anne karnında dahi çocuk, istenildiğini veya
istenilmediğini anlar hisseder. İstenilmediyse yaşamı boyunca ailesiyle
birlikte bir şekilde bedelini öder. Kız olduğu için tepki verilen çocuk
zamanla kendi cinsiyetini kötü algılar. Duygularını kasık bölgesinde
hapseder.
Bastırılan duygular yavaş yavaş öfkeye dönüşür. Öfke küçük
düşme korkusuyla açığa vurulmadığından durgunlaşan enerji kasık
bölgesinde enfeksiyona sebep olabilir. Aynı zamanda durağanlaşan
enerji kasık bölgesinin yağlanmasına, alt bedenin üst bedenden iki
beden büyük olmasına neden olur. Alt bedeni üst bedeninden büyük olan
ve basen bölgesindeki yağlarla mücadele eden erkek ve kadınları
biliyoruz.
Kişinin cinsiyetinin kabul edilmemesi bu kişilerin hayatında
kısırlıkla da mücadele etmesine etken olabilir. Bunu yapmamak,
yapıldıysa da özür dilemek, itiraf etmek ve sonrasında helalleşmek, bu
blokajın ortadan kalkması için çok önemlidir. Bilinçaltı sebepleri
çözüldükten sonra tıbbi müdahaleler fayda verecektir.
Herkesin korkuları vardır. Ölüm, yaşlanma, hastalık, kaybetme vb.
herkesin bir korkusu vardır. Fakat bazen bazı korkularımız abartılı oluyor.
Bazen de endişeye dönüşüp sinsi bir şekilde bilinçaltımıza yerleşerek,
insanın kendine güvenini ve inisiyatifini yok ediyor.
Korkularınızın listesini çıkartmak çok önemli. Korku ve endişeler yazıya
döküldüğünde zihninizde hayal meyal hatırladıklarınızdan daha farklı
şeyler ortaya çıkacaktır. Şimdi hepsini gözden geçirin. Çoğunun
abartıldığını, varsayımlardan oluştuğunu kendiniz de göreceksiniz.
Listenizdekileri bir bir inceleyin.
Gücünüzü kaybettiren anlaşmaları silin,
yerine yeni sizi daha güçlü hissettirenleri yazın. Anlaşma nedir? Hayatta
inandığınız her şey anlaşmadır. İnandığınız kuralları yaşatmak için
enerjinizi harcıyorsunuz. Küçük anlaşmalardan başlayın. Hayatta elde
etmek istediklerinizi yazın. Örneğin çocuk doğuran, bununla beraber
vücudlarını da koruyan kadınların yaşam tarzını araştırın. Siz de onlar
gibi olabilirsiniz.
Kendinizi verimsiz biri olarak görüyorsanız, sizi iyi bilen
birine ‘’kendinizi’’ sorun. Gerçekten çevreniz sizi verimsiz biri olarak
görüyor mu? Yoksa bu görüşler, sizin varsayımlarınız mı?
Duygularınızı özgürleştirmek, kehribarın içine sıkışmış sinek gibi
olduğunuz halden sizi kurtarır. Kendinizi sınırsız varlık olarak görmeye
başlarsınız. Çünkü dışa vurulmayan duygular savaş ve intihar oluşmasını
tetikler.
Reddedilen duygular: panik atak, ruhbeden bölünmesi, hayata
karşı güvensizlik oluşturur. Bastırılan duygular patlamalarınıza,
başkalarını suçlamalarınıza sebep olabilir. Bahsettiğim vakalar
bilinçaltına kazınmış kalıpların oluşturduğu duyguların yansımasıdır. Söz
konusu vakalar, ilk aklıma gelenlerdir. Daha nice ve çok derin etkileri
olan vakalar yaşanmıştır. Hatırladığınız vakalarınızı dikkate alın, hemen
çözmeye geçin.
Ve nihayetinde anne olmanın sonsuz bir mutluluk
olduğunu düşünün. Korkularınız o muhteşem sevincin yanında, bir damla
bile değiller. Size anne veya baba diyen birilerinin hayatta var olduğunu
düşünün. Size benzeyen ve sizin genlerinizi taşıyan birilerinin dünyada
var olmaması nasıl bir duygudur? Mucize bir varlık. Hiçbir korku bu
harikulade duyguları yaşamaktan sizi alıkoyamaz. Düşünün ki, küçücük,
gözleri hala açılmamış parçacık sizin DNAlarınızı nesilden nesile
aktaracak yeni ve yeniden sizler olacak.
Torunlarınızın sizin mitokondrilerinizi taşıdığını düşünün. Ve bu aktarım devam ettiği sürece
siz bu dünyada var olacaksınız, yaşayacaksınız. Evlat sizi gelecek
nesillere aktaran bir vesiledir.
Aslında çocuk doğururken bir annenin
çektiği acılar her iki çiftin yeniden klonlanması içindir. Ne kadar farklı bir
bakış açısı değil mi?
Anne, baba olmanın kutsallığını düşünün. Bilinçaltı
korkularınızı gül yüzlü bebeklerin sevgisi ile bir ömür silin gitsin.
YAZARLAR
Tuğba GÜNEY
KAYGI VE TEVEKKÜL Devamı...
Dr.Ali İmran BOSTANCIOĞLU
Beşeri Sermayeden Etkin İstifadeye Dair Devamı...
Prof.Dr.Abdullah KAHRAMAN
Covid-19 Aşısı Üzerinden Medeniyet ve Uygarlık Farkı Devamı...
Dr.Zülkarneyn VARDAR
CENNET NEREDE? Devamı...
Arslan ATEŞ
ETE KEMİĞE HAPSOLMAK Devamı...
İdris ŞEKERCİ
28 ŞUBAT'IN SAHTE MAĞDURLARINI DA SAHTE KAHRAMANLARINI DA TANIYORUZ Devamı...
شهم الدين بلاحورلو
اليوم العالم الاسلامي يقف علي حافة الهاوية Devamı...
Beytullah DEMİRCİOĞLU
Haydut Devlet İfadesi Devamı...
Dr.Hasan Fehmi ÇİÇEK
İSRA VE MİRAC Devamı...
Mustafa KASADAR
Ar damarı çatlayanların alçaldıkça alçalmaları Devamı...
Bayram KARA
AMERİKA YAZILARI-3 MASKE-DİN-BİLİM Devamı...
Muhammet BİNİCİ
BENİM AİLEM Devamı...
حسين الموسى
وجاء رمضان Devamı...
Av. Mustafa KARAKAŞ
Anayasa Değişikliği, Yargı Tarafsızlığı Devamı...
Dr. Metanet OĞUZ
İNSAN, ÖZ DEĞERLERİNİ NASIL BELİRLEMELİ? Devamı...
Şahmettin BALAHORLU
ÜSKÜP (SKOPJE) / KUZEY MAKEDONYA Devamı...
Dr. Muhammad SAFAR د. محمد صفر
(3) خواطر رمضانية قرآنية Devamı...
FOTO GALERİ
Time Alem © 2015 Yasal uyarı : Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır.