İSRA VE MİRAC
27-02-2022
1670 görüntülenme

İSRA VE MİRAC (El-Manzumetü’l-Fehmiyye Fî Siyrati Hayri’l-Beriyye: 300-351) 300- Taif’te gördü cefa, çok büyük bir kasavet, Hemen ardından geldi, semadan azim davet 301- Zor zamanda bu davet, evet, kerim hediye Can gelir Ezeli’den, can gider Ebedi’ye 302- Çağırdı Yüce Allah, elçisi Muhammed’i Öyle sırlar için ki hiçbir beşer görmedi 303- Yükselsin semâvâta, seyretsin kâinatı, Görsün yer ve gökte, bir muhteşem saltanatı 304- Alsın zaman ötesi, nice kadim sırları Uyarıp müjdelesin, asırdan asırları 305- Yirmi yedinci gece, Mekke’de Receb ayı, Getirdi Cibril, Burak isimli beyaz tayı 306- Suda çıradan ateş, alev alıp yanamaz Alemden aleme bir yol bulan, dayanamaz. 307- Cibril yaptı Ahmed’e, kudsi ameliyat Zemzemle yıkandı kalb, caiz der nazariyat. 308- Bindi Ahmed Burağa, hedef mescid-i Aksa Mahşer günü, dilerim ben, dönüp bana baksa. 309- Vardılar aynı gece, şu mübarek Kudüs’e Bir mescid var orada, benzer ilâhî süse 310- Bağladı Ahmed tayı, bak Kubbetü’s-Sahra’ya Bir nazar vermez misin, bu sûre-i İsrâ’ya? 311- Urûc etti Muhammed, semadan o semaya, Ziyade gelir ilim, nemadan bir nemaya. 312- Bu yükselmenin adı, Arap dilinde Mirac O’nun yolunda giden, bulur yüce mizac. 313- Çıktılar yükseklere, işte birinci sema, Hızlarına yetişir mi sandın, nurdan lema 314- Cibril kapıyı çaldı, girilmez ki izinsiz! Tekaddüm olur mu hiç, imansız, aşksız, dinsiz!? 315- Bekçiler sordu: Kim o? Cevab verdi: Cebrâil Yüksek makamlarda var, ne fiil, ne de fâil. 316- Peki yanındaki kim? Dedi Cibrîl: Muhammed Demek ki duymuş onu, hem ezel, hem de ebed. 317- Sordular: Verildi mi ona mühr-ü risâlet Yüksekten yükseklere miraç: çıkaran alet. 318- “Evet” deyince Cibril, açıldı büyük kapı Görüldü muhteşem bir mülk, muazzam bir yapı. 319- Ahmed bir adam gördü, sağa bakınca güler, Sola bakınca ağlar, ağıt yakmış bülbüller. 320- Sordu Ahmed bu adam kim? Niye güler, ağlar? Tebessümü bir nur, göz yaşına yürür dağlar. 321- Bu, Âdem. Sağda görür, cennet evlatlarını Solda cehennem… Açar hüzün kanatlarını 322- Selam verdi Muhammed, büyük baba Âdem’e Aldı selamı, güldü… Sevindi bu erdeme… 323- Merhaba salih evlat! Merhaba sâlih Nebî, Ne garip tecellidir! Bu nübüvvet mektebi. 324- Çıktılar ikinci kat semaya, baktı İsa! “Ne katl, ne de asılmak” diyor, sure-i Nisa. 325- Üçüncü semada var, çok güzel bir peygamber O güzelliğe, parmak değil, eller kestiler. 326- Baktı Yusuf’a Ahmed, Hakikaten çok güzel Güzellik bir beşerde, sanki Yusuf’a özel. 327- Dördüncü kat semada, gördü nebi İdris’i, Talim etti ümmete, hem dersi, hem tedrisi 328- Beşinci kat semada, gördü kardeş Harun’u Tek bir harftir ayıran, Harun’dan Karun’u. 329- Altıncı kat semada, gördü kelîm Musa’yı Ne yaptı bilmem, yılan olup yutan asayı?! 330- Yedinci kat semada, gördü ata İbrahim’i “Kûnî berden”le, söndür benim de ateşimi. 331- Sonra çıkıp vardılar Sidretü’l-Müntehâ’ya Akıl yetmez orada, sorsan da en deha’ya 332- Orası son sınırdır, biter zaman ve mekan Yoktur hiç kimse, ordan geçip yukarı çıkan. 333- Öteyi bilmez ne ins, ne cin, ne de bir melek Mahlukun ilmi yoktur, dönse de bütün felek. 334- Cebrail durdu orda, “geçsem olurum helak” Geçeni takdir etmez mi, gökte bütün eflâk? 335- Ahmed geçti öteye, yürüdü tek başına, Kim muttali oldu ki kâinatın yaşına? 336- Benim aklım da durdu, Cibril durduğu yerde Gitmem daha öteye, perde üstünde perde. 337- “Ne oldu orda?” demem, ne getirdi? Bakarım O’nun nuruyla, kara çağa, bir mum yakarım. 338- Getirdi Ahmed, sondan Bakara, iki ayet O’nun şer’i, hem ins’e hem de cinn’e hidayet. 339- Bu ne büyük hediye! Günde beş vakit namaz, Şer’e taat tadını insan, malda bulamaz 340- İndi Ahmed Cibril’le, bak Mescid-i Aksa’ya Kudüs’te imam oldu, cemî’-i enbiya’ya. 341- Demek ki onun yolu, şâmil beşeriyete Ona uyan kavuştu, muazzam hürriyete 342- Döndü Burak’la, aynı gece, Ümmü’l-Kurâ’ya Önem verirdi, karar alırken hep şûraya. 343- Müşrikler inanmadı, bu azim mucizeye, Bakar onlar, batına değil, sathi yüzeye 344- Hayret! Ebu Cehil der “Dinleyin Muhammed’i” Maksad: Duysun çok insan, inkar etsin Ahmed’i 345- Duyun ahâlî, duyun! Gece Kudüs’e gitmiş!? Aynı gecede dönmüş!.. Duyun, yediden yetmiş! 346- İnkar etti çok insan, sandılar İslam bitti, Bir heyet kalktı hemen, Ebu Bekir’e gitti. 347- Ebu Bekir sordu: “Kim söyledi bu haberi?” “Muhammed! Yoktur böyle yalan, öteden beri.” 348- Ebu Bekir’den cevap: O ne derse doğru der Gece gündüz alıyor, gök ötesinden haber 349- Verildi ona büyük makam: Denildi “Sıddık” Dedi: “Ey Nebi, Sen ne dersen de, biz inandık” 350- Küfür!.. Ufku, gördüğü ile sınırlı yerde, Göremez mucizeyi! Göz, yanından geçer de. 351- Bırak onların ufku, daralıp yerde kalsın Bizim ruhumuz Arş’tan, uzanıp ilham alsın Dr. Fehmi Çiçek 27 Recep 1443 İstanbul
YAZARLAR
FOTO GALERİ
Time Alem © 2015 Yasal uyarı : Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır.