ETE KEMİĞE HAPSOLMAK
30-06-2022
2591 görüntülenme
ARSLAN ATEŞ
ETE KEMİĞE HAPSOLMAKETE KEMİĞE HAPSOLMAK
Buyrun Leyla ile Mecnun ile yüzleşin…
Fotoğraflar “Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa” dedirten cinsten..
Zihin dünyamızdaki Leyla imajını altüst eden, Mecnun’un son kertede gerçek aşkı bulmasının önünü açan fotoğraf bu olsa gerek :)))
Şakayı sürdürmek bile istemiyorum
Hakikat şudur ki; ölümlüyüz…
Ve hiç birimiz ne anne babamıza ne cinsiyetimize ne coğrafyamıza ne de fiziğimize karar verdik…
Bunların tümü Külli İrade (cc) tarafından var edildi.. Dolayısıyla insiyatif alanımızın, sorumluluk alanımızın, imtihan alanımızın dışında tutuldu.
‘Karar verebildiğimiz şeylerin imtihanını oluyoruz’ diğer bir deyişle.
Hal böyleyken; sinema, televizyon, sosyal medyada “nasıl ve kim gibi görünmek istersiniz” paranoyası hızla yayılıyor. Salt bu sebepten hayata küsen, intihar eden, yaratılışını beğenmeyen, fiziğinden nefret eden ya da imkanlarını, servetlerini bu furyaya/paranoyaya harcayan binlerce milyonlarca sağlıklı ama hasta tipler t/üretildi.
Bunu kazanca dönüştürmede gecikmedi ‘insan insanın kurdudur’ düşüncesinde olan kapitalist tüccar teorisyenler..
Sonra sektör çalışmaya başladı.
Plastik cerrahi gelişti..
Programlar, yazılımlar sektördeki en esaslı yerini aldı…
İnsan en hassas yerinden vuruldu…
Kendini beğendirmek,
İyi bir fotoğraf,
İyi bir görüntü vermek içindi her şey…
Halbuki yıllar geçtikçe eskiyen, pörsüyen, sarkan, deforme olan, yıpranan insan bedeni, ait olduğu yere doğru yolculuğuna devam ederken, içinde ölümün olmadığı ebedi yurdu kaybetmenin riskini de beraberinde götürüyordu.
Dayatılan sanal hayatın, olmayan gerçekliğin, sahte yüzlerin önümüze koyduğu seçeneklerin ve güzellik kavramına getirilen standartların sürekli servis edilmesi; insandaki aşkın yönü, maneviyatı, ruh güzelliğini ikinci plana itti ve onu ete kemiğe hapsetti.
Magazin foreverlerin, evlilik programlarının, yerli/yersiz sitcomların, pembe/siyah dizilerin prototipler oluşturması ve ‘en ideal tip’ dayatması insanı ‘kul olma zemininde tutma’ gayretlerini boşa çıkarttı.
Görsel idrakin tutsağı olmuş biçarelerin profil fotosuna ‘çerçevesi başka biz aciz tarafından belirlenmiş güzel olanı’ koyabilmek için sarfettiği eforun ve dertlenmenin, geleceğini kurtarma adına yürütmesi gereken çabanın da önüne geçince işte asıl trajedi ondan sonra başlıyor..
Burun kaldırmanın, göz altı torbalarını yok etmenin, cildi gerdirmenin, saçı boyatmanın, botoksun, detoksun, manikürün, pedikürün, estetiğin, rekonstrüktif cerrahinin iki bin lira gibi komik bir maliyeti var belki ama ‘sizi sizden uzaklaştırmak’ gibi ağır bir maliyetinin olduğunu da hesaplamak gerekir.
Halbuki insan ‘ahseni takvim’ idi..
‘Yaratılmışların en şereflisi’ kılınmıştı..
Ona ‘Allah’ın yeryüzünde Halifesi’ olmak gibi üstün bir paye verilmişti..
Unutmayalım;
“Allah sizin cisimlerinize ve suretlerinize bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar” Hadisi Şerif’lerinde Efendimiz (sas) ‘geçici olanı’ değil ‘ebedi olanı’ elde etmek için çalışmak gerektiğini buyurmuşlardır..
Buyrun Leyla ile Mecnun ile yüzleşin…
Fotoğraflar “Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa” dedirten cinsten..
Zihin dünyamızdaki Leyla imajını altüst eden, Mecnun’un son kertede gerçek aşkı bulmasının önünü açan fotoğraf bu olsa gerek :)))
Şakayı sürdürmek bile istemiyorum
Hakikat şudur ki; ölümlüyüz…
Ve hiç birimiz ne anne babamıza ne cinsiyetimize ne coğrafyamıza ne de fiziğimize karar verdik…
Bunların tümü Külli İrade (cc) tarafından var edildi.. Dolayısıyla insiyatif alanımızın, sorumluluk alanımızın, imtihan alanımızın dışında tutuldu.
‘Karar verebildiğimiz şeylerin imtihanını oluyoruz’ diğer bir deyişle.
Hal böyleyken; sinema, televizyon, sosyal medyada “nasıl ve kim gibi görünmek istersiniz” paranoyası hızla yayılıyor. Salt bu sebepten hayata küsen, intihar eden, yaratılışını beğenmeyen, fiziğinden nefret eden ya da imkanlarını, servetlerini bu furyaya/paranoyaya harcayan binlerce milyonlarca sağlıklı ama hasta tipler t/üretildi.
Bunu kazanca dönüştürmede gecikmedi ‘insan insanın kurdudur’ düşüncesinde olan kapitalist tüccar teorisyenler..
Sonra sektör çalışmaya başladı.
Plastik cerrahi gelişti..
Programlar, yazılımlar sektördeki en esaslı yerini aldı…
İnsan en hassas yerinden vuruldu…
Kendini beğendirmek,
İyi bir fotoğraf,
İyi bir görüntü vermek içindi her şey…
Halbuki yıllar geçtikçe eskiyen, pörsüyen, sarkan, deforme olan, yıpranan insan bedeni, ait olduğu yere doğru yolculuğuna devam ederken, içinde ölümün olmadığı ebedi yurdu kaybetmenin riskini de beraberinde götürüyordu.
Dayatılan sanal hayatın, olmayan gerçekliğin, sahte yüzlerin önümüze koyduğu seçeneklerin ve güzellik kavramına getirilen standartların sürekli servis edilmesi; insandaki aşkın yönü, maneviyatı, ruh güzelliğini ikinci plana itti ve onu ete kemiğe hapsetti.
Magazin foreverlerin, evlilik programlarının, yerli/yersiz sitcomların, pembe/siyah dizilerin prototipler oluşturması ve ‘en ideal tip’ dayatması insanı ‘kul olma zemininde tutma’ gayretlerini boşa çıkarttı.
Görsel idrakin tutsağı olmuş biçarelerin profil fotosuna ‘çerçevesi başka biz aciz tarafından belirlenmiş güzel olanı’ koyabilmek için sarfettiği eforun ve dertlenmenin, geleceğini kurtarma adına yürütmesi gereken çabanın da önüne geçince işte asıl trajedi ondan sonra başlıyor..
Burun kaldırmanın, göz altı torbalarını yok etmenin, cildi gerdirmenin, saçı boyatmanın, botoksun, detoksun, manikürün, pedikürün, estetiğin, rekonstrüktif cerrahinin iki bin lira gibi komik bir maliyeti var belki ama ‘sizi sizden uzaklaştırmak’ gibi ağır bir maliyetinin olduğunu da hesaplamak gerekir.
Halbuki insan ‘ahseni takvim’ idi..
‘Yaratılmışların en şereflisi’ kılınmıştı..
Ona ‘Allah’ın yeryüzünde Halifesi’ olmak gibi üstün bir paye verilmişti..
Unutmayalım;
“Allah sizin cisimlerinize ve suretlerinize bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar” Hadisi Şerif’lerinde Efendimiz (sas) ‘geçici olanı’ değil ‘ebedi olanı’ elde etmek için çalışmak gerektiğini buyurmuşlardır..
YAZARLAR
شهم الدين بلاحورلو
اليوم العالم الاسلامي يقف علي حافة الهاوية Devamı...
Tuğba GÜNEY
KAYGI VE TEVEKKÜL Devamı...
İdris ŞEKERCİ
28 ŞUBAT'IN SAHTE MAĞDURLARINI DA SAHTE KAHRAMANLARINI DA TANIYORUZ Devamı...
Şahmettin BALAHORLU
ÜSKÜP (SKOPJE) / KUZEY MAKEDONYA Devamı...
Av. Mustafa KARAKAŞ
Anayasa Değişikliği, Yargı Tarafsızlığı Devamı...
Arslan ATEŞ
ETE KEMİĞE HAPSOLMAK Devamı...
Dr.Zülkarneyn VARDAR
CENNET NEREDE? Devamı...
Prof.Dr.Abdullah KAHRAMAN
Covid-19 Aşısı Üzerinden Medeniyet ve Uygarlık Farkı Devamı...
Muhammet BİNİCİ
BENİM AİLEM Devamı...
Bayram KARA
AMERİKA YAZILARI-3 MASKE-DİN-BİLİM Devamı...
Dr.Ali İmran BOSTANCIOĞLU
Beşeri Sermayeden Etkin İstifadeye Dair Devamı...
Mustafa KASADAR
Ar damarı çatlayanların alçaldıkça alçalmaları Devamı...
Dr. Metanet OĞUZ
İNSAN, ÖZ DEĞERLERİNİ NASIL BELİRLEMELİ? Devamı...
Dr. Muhammad SAFAR د. محمد صفر
(3) خواطر رمضانية قرآنية Devamı...
Dr.Hasan Fehmi ÇİÇEK
İSRA VE MİRAC Devamı...
Beytullah DEMİRCİOĞLU
Haydut Devlet İfadesi Devamı...
حسين الموسى
وجاء رمضان Devamı...
FOTO GALERİ
Time Alem © 2015 Yasal uyarı : Sitemizdeki tüm yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılması kesinlikle yasaktır.